Doğadan Gelen Şifa…
KAPARİ
Bir yerde okumuştum; ”Canlandırıcı düşünceler canlandırıcı kimyasallar üretirken, zehirli düşünceler zehirli kimyasallar üretir” teorisi geçiyordu. Zihnimiz bedenimize açılan eczane penceresidir. Hani eskiler derdi: kötüyü düşünüp kötüyü çağırma iyi düşün ki şifa olsun. Yemeği yapanın düşüncesi bile yiyene etki eder derlerdi… Kim bilir belki de bu bir inançtı.
Kapari’yi hiç duydunuz mu? Ülkemizin farklı bölgelerinde kebere, keper, gebere, geber otu, kedi tırnağı, menginik, karga kavunu, hint hıyarı gibi isimlerle de bilinir.
Doğada kendi kendine yetişebilen bir bitki olan kapari, toprağı sıkıca kavrar ve geniş alanlara yayılan kökleri sayesinde çalı görünümünü alabilir. Kısa boylu bir yer bitkisi olan kapari, 150-200 yıl kadar yaşayabilir. Dal uçları, tomurcukları ve meyveleri gıda sektöründe kullanılır, yaprakları, dalları ve kökleri de ilaç, boya ve kozmetik amaçlarla kullanılır.
Dünyada en çok, tomurcuklarından ve meyvelerinden turşu ve salamura yapılarak kullanılır. Türkiye’de kapari tüketimi hala yaygınlaşmamış olsa da, Avrupa’da ve Amerika’da sıklıkla çorbalarda, salatalarda, pizzada ve garnitürlerde kullanılıyor.
Mixed capers in jar and bowl on black stone kitchen table.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ‘Gebre’ diye bahsettiği ve ‘şifa kaynağı’ dediği kapari bitkisi nasıl oldu da Multipl Skleroz ile yan yana gelmişti. Gizemli Hastalıklar yani sebebi bilinmeyen hastalıklar sınıfına girer Multipl Skleroz… 2012 yılında Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Alaattin Şen MS hastalarının kapari ile şifa bulduğunu duyunca nedir bu içerik diyerek kapari bitkisini araştırmak üzere ekibi ile bir proje başlatır. Yapılan çalışmalar ve fare deneylerinden sonra kapari konsantresinin MS li farelerde %80 etki gösterdiği verisine ulaşır ve TUBİTAK projelerini başlatırlar. En son bildiğim 2018 de devam eden bir projeydi.
Her hastanın ve hastalığın ayrı hikayesi vardır işte bu her ayrı hikaye ayrı tedaviyi gerektirir. Çünkü herkes aynı değildir aynı olmayan hikayeleri aynı tedavi ile çözmek milyonlarca istiridye içinde inci aramak gibidir. Peki ya doğa? Birçok mucizenin kaynağı. Antik çağlarda en çok doğanın şifa olarak kullanıldığını ve bu şifayı kozmetiğe bile dönüştürdüklerini görüyoruz.
Bir dönem MS hastası olan iki çocuk annesi Kudret Yağdı, kaparinin kendisine şifa olduğunu deneyimleyenlerden. Hem tedavisine devam etmiş ama aynı zamanda babasının öğretmeninin önerisiyle MS hastası öğrencisinin kapari turşusu yaparak kendisine şifa aradığını öğrenmiş. Faydasını görünce kendisi kapari turşusu yapmaya başlamış. Ama şöyle diyor: “Neyin şifa olacağı belli olmaz, bazen bir dua, bazen içilen su, bazen yenilen yemek, bazen bir bitki, bazen bilim, bazen de insan insana şifadır…”
İlgili
Tarladan Sofraya …
SAFRAN
Bunları da beğenebilirsiniz

Kadim Tarihin Turizm Ülkesi Mısır
Şubat 15, 2022
Gezi Rehberi – BOLU
Şubat 15, 2022