MARMARA ADALAR

Marmara Denizinin İncileri Marmara Adalardan sevgi ve selamlarımla,
Marmara, tarihten bu yana farklı kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış, birçok doğal güzelliği içinde barındıran Balıkesir’in tek ada ilçesidir.
Turizmin gözdesi olan Avşa Adası ve huzurun adresi olan Ekinlik Adası Marmara’ya bağlı olup Marmara Adalar diye adlandırdığımız şirin ilçemiz her yaz binlerce turiste ev sahipliği yapmaktadır.
Tarihi dokusuna sahip çıkarak gelişimi için emek harcadığımız adalarımızda, İlçemizi bir adım öne çıkaracak faaliyetleri hayata geçirmekteyiz.
Her yıl düzenlenen Uluslararası Heykel Sempozyumu, Avşa Turizm Festivali, Kabotaj Bayramı eğlenceleri, Kamplı Bisiklet Turu, Avşa Yarı Maratonu ve Triatlon tanıtımımıza ve Ada turizmine oldukça katkı sağlamaktadır.
Saraylar Mahallemizde bulunan Marmara Mermerinin ülkemizde ve dünyaya tanıtılması ve yontu geleneğinin sürdürülmesi amacıyla yerli ve yabancı sanatçıların katılımı ile Heykel Sempozyumları düzenleyerek fuarlara katılım sağlayarak ve Ada mermerinin kullanımını teşvik amacıyla diğer belediye ve kurumlarla işbirliğine açık şekilde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Şehrin gürültüsünden uzak, huzurlu bir tatil arayanlar, temiz koyları ve plajları ile Marmara Merkez’i, binlerce yıllık çınar ağaçlarının gölgesinde dinlenebilmek için Çınarlı’yı, rüya gibi Masal Parkı’yla çocukların gönlünü fethedebilmek için Abroz Mahallelerimizi tercih edebilirken, eğlenceyi üst sınırda yaşamak isteyenler için Avşa Adası tek tercih olacaktır. Abroz Mahallesinde yer alan Masal Park ailecek tatil yapacak misafirlerimizin verimli zaman geçirebileceği daha ziyade çocuklara yönelik bir mekan olarak dizayn edilmiştir. Ayrıca tarımsal üretimin ve hayvancılığın en yoğun yapıldığı yer olarak göze çarpan Topağaç Mahallemiz sakinlerinin taze ve doğal ürünleri olan meyve ve sebzelere ulaşarak eşsiz tadlara ulaşılabilmektedir.

Zengin mermer yataklarına sahip Adalarımız rutubetsiz olma özelliğiyle verimli topraklara da sahiptir. Ada Halkının geçiminin büyük bir kısmı zeytinciliğe dayalıdır. Zeytin ve zeytinyağı Adanın en kıymetli ürünlerinden olup, adaçayı, ıhlamur, kekik, nane, kudret narı, sarı kantaron yağı, tuzlu balık, zeytinyağı sabunu adadan götürülebilecek hediyelik doğal ürünlerimizdendir.
Aynı zamanda koyun sütü ile adada yetişen karadut vb. taze meyvelerden yapılmış eşsiz bir lezzete sahip Ada dondurmasını yemeden, leziz üzümlerinden yapılan koruk suyunu içmeden Adadan ayrılmamanızı tavsiye ederim.
Tarihi dokusu ve doğal güzellikleri, deniz ürünleri, yürüyüş alanları, temiz denizi, plajları ve koyları ile tatilin tadını çıkarmak isteyen herkesi Adalarımıza bekliyoruz.
Sevgi ve saygılarımla…

Marmara Adası’nın dondurması dillere destandır.
Bunun sırrını ve hikayesini merak ettik. Marmara Adası Dostları olarak üçüncü kuşak dondurmacılardan, Üçler Dondurma Cafe’nin sahibi Zafer Organ ile buluştuk. Çok keyifli bir sohbet eşliğinde güzel bilgiler edindik.
Marmara’da dondurmacılığın başlaması 60-65 yıl öncesine dayanıyor. Bugünkü dondurmacıların dedeleri kendi hayvanlarının sütünden yoğurt, peynir yapar satarmış, ama burası her tarafı sularla çevrili bir yer, ulaşım sınırlı, adı üstünde… Ada… Fazlasını üretseniz kime satacaksınız? Hayvanınızın mis gibi sütünden daha başka bir şeyler de yapabilmeniz lazım… Adalarda yaşayanlar zaten bu zor şartlar yüzünden hep çok yaratıcıdırlar. Zafer Bey’in dedesi de Adaya Biga’dan gelen Arnavut kökenli bir arkadaşından dondurma yapımını öğrenmiş. Önceleri sadece çikolata ve kaymaklı dondurma yapmışlar, elle, dövme dondurma… Diğerleri henüz yok… Güzel de olmuş bu dondurma, beğenilmiş. Sonra bakmışlar, başka çeşitler de olsa güzel olacak. Bahçelerinde de çeşit çeşit meyve ağaçları var. Limon ve vişneden de dondurma yapmayı denemişler, onlar da beğenilmiş. Derken bahçedeki diğer meyvelerle devam etmişler: Karadut, dağ çileği, zerdali, bardacık eriği, yaban mersini, şeftali, yeşil elma…
Karadutlu dondurma Türkiye’de ilk olarak Marmara’da yapılmış. Muhteşem bir lezzet… Saraylar’a da satmaya başlamışlar. O sıralarda Saraylar’da hazır dondurma satılırmış. Organ Ailesi’nin dondurması Saraylar’da satılmaya başlayınca, kimse hazır dondurma almaz olmuş. Firmanın bölge müdürü Ada’ya gelmiş durumu incelemeye… Yerel dondurmayı tatmış. Hele karadutlu dondurmayı yiyince başını sallamış, anladım sebebini diye… Daha sonra o firma da karadutlu dondurma üretimine başlamış. “Ama” diyor, Zafer Bey ve bu arada dördüncü kuşak dondurmacı oğlu da heyecanla söze atılıyor, “bizim bahçemizdeki ağaçlar eski Rumlar’ın özenle aşıladığı, çok lezzetli meyve veren ağaçlar, işin sırrı biraz da burada…”
Dondurmacılığı en çok geliştiren kuşağın, ikinci kuşak olduğunu söylüyor Zafer Bey saygıyla ve Ada’da dondurmacılık yapan diğer akrabaların da çok başarılı olduklarını söylüyor. Arada ufak lezzet farklılıklarının olduğunu dile getiriyor. “Kimimizin dondurması daha tatlımsıdır, kimimizinki ise daha ekşimsi” diyor.
Biz hepsini çok seviyoruz. Hangi türü olursa olsun, sıcak yaz günlerinde tadına doyum olmaz Marmara dondurmasının…

Peynirli patlıcan
Pek çok kültüre ev sahipliği yapmış olan Marmara Adası’nın mutfağı, karma bir mutfak olduğu için çok zengindir. Girit mutfağının önemli bir yer tutmasıyla birlikte, Osmanlı-Türk mutfağı ve Rum mutfağı karışımı çeşit çeşit tatlar da vardır Marmara Adası’nda… Hatta İtalyan mutfağının bile etkisi olduğu düşünülüyor, çünkü bir dönem adada İtalyanlar da yaşamış Rumlarla iç içe…
Peynirli patlıcan eski bir Rum yemeğidir. Türkiye’nin farklı bazı yörelerinde, benzerlerinin adına Rum böreği de denir.
Marmara’da, peynirli patlıcanı kimden öğrenelim diye sorduğumuzda, pek çok adalı aynı ismi verdi: Nesrin Savaş Hanım…
Nesrin Hanım bizi kırmadı. Marmara Adası Dostları olarak, kendisi ile Ada Cafe’de buluştuk. Bir tabak dolusu taptaze kızartılmış peynirli patlıcan da getirmişti yanında… Daha sonra düz bir tabakta peynirli patlıcanın resmini sizler için çekeceğimizden, onlara dokunmadık. Mis gibi kokusunun eşliğinde, Ada Cafe’nin sahibesi zarif Çiğdem Yüksel Hanım’ın yaptığı poğaça ve keklerden yiyip, çay içerek sohbet ettik.
Sohbetin hemen başında Nesrin Hanım’dan, bu leziz yemeğin tarifini rica ettik:
-2/3 adet patlıcan
-200 gram kadar Mihaliç peyniri (kesinlikle başka peynir olmayacak)
-3 yumurta
-1 yemek kaşığı un
-Yazın taze, kışın mecburen kuru nane
-Tuz, biber
Patlıcanları alacalı soyuyoruz. 1 cm kalınlığında kesiyoruz. Diğer malzemeyi karıştırıp üzerlerine yerleştiriyoruz. Peynirli tarafı alta gelecek şekilde kızgın yağa atıyoruz. Kızarınca ters çeviriyoruz.
Bazı tariflerde, patlıcanın, kızarınca kendiliğinden ters döndüğünü duymuştuk. Bunu sorduk. “Evet” dedi Nesrin Hanım, “Çok bol yağda kızartırsanız, döner.” Komşu masadan söze katılım oldu. “Biz çok fazla yağda kızartmayı tercih etmiyoruz. Sonra artan o kızartma yağını ne yapacağız? Gerçi paketleyip çöpe atıyoruz, ama tertemiz denizimize karışırsa diye özen göstermek lazım. Biz çatal ile çevirmeyi tercih ediyoruz.” İşte böyledir bizim Ada halkımız…
Nesrin Hanım anlatmaya devam etti. “Bu bizim ana yemeklerimizden biridir. Yanında soğanlı çoban salatası ile yenir. Gelen her konuğumuza mutlaka bundan tattırırız. Artık büyük şehirlerde de bazı lokantalarda bulunuyor, ama ara sıcak olarak servis ediliyor ve çoğu zaman Mihaliç peyniri kullanılmadığı için bizimkinin yerini tutmuyor.”
Peynirli patlıcan ile başlayan sohbetimiz diğer masalarla da birleşti. Her zamanki sıcacık Ada dostluğunu bir kez daha yaşadık.
Unutmadan söyleyelim: Fotoğraflar çekildikten sonra, tabii ki peynirli patlıcanlarımızı afiyetle yedik. Nefisti… Ellerinize sağlık Nesrin Hanım.
Dondurma ve peynirli patlıcan yazarı Marmara Adası Dostları Grubu
İlgili
Global Tourism Bal
İNEGÖL MUTFAĞI
Bunları da beğenebilirsiniz

Dünya Mutfakları – Hindistan Gastronomi
Şubat 15, 2022
Gezi Rehberi – BOLU
Şubat 15, 2022