Gastronomi,  Turizm,  Yemek Kültürü

Türkiye’nin Coğrafi İşaret Haritasının Önemi

Bilindiği gibi, Ankara Ticaret Odası ev sahipliğinde  uluslararası coğrafi işaretli ürünler zirvesi 2019 yılında ikinci kez gerçekleştirilmiş ve bu zirveye Cumhurbaşkanı   Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan katılmıştı. Zirvede bir konuşma yapan Emine Erdoğan, zirvenin amacını  “Anadolu’nun mirasına sahip çıkmak” olarak gördüğünü söylemiş ve : “Ülkemizin her köşesinden fışkıran zenginliği tescillemek, takdire şayandır, bir şehre ilk kez gittiğimizde, hemen ‘nesi meşhur? diye sorarız. Coğrafi işaret dediğimiz şey aslında bu sorunun cevabıdır. Bir yerde  yetişen çiçekten tutun, orada üretilen peynire kadar yöreyle özdeşleşen şeylerdir. Bu muhteşem hazine, bitkiden tekstile, esanstan gastronomiye kadar her alanda kendini ortaya koymaktadır” şeklinde sözleri ile Türkiye’nin coğrafi işaret haritasının önemine vurgu yapmıştı.

Coğrafi işaretler ile ilgili çalışmalar son yıllarda büyük hız gösterirken beraberinde bir çok soruyu da beraberinde getirdi. Tescil sayılarımız yükselirken tescil kadar korumak devamlılığı ve sürdürülebilir niteliği çok daha büyük sorumluluktu.

 “Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı” (YÜciTA) Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve Prof. Dr. Selim Çağatay tarafından Türkiye’de yöresel ürünlerimizi koruyabilmek için ideal bir Coğrafi İşaretler sisteminin kurulabilmesi, yöresel ürünlere değer kazandırılarak sürdürülebilir kırsal kalkınmanın desteklenmesi ve kültürel ve biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda çaba harcamak amacı ile kurulmuştu ve çok başarılı çalışmalara imza atıldı. YÜCİTA Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, pandemi sonrasında tarımın, yöresel ürünlerin, coğrafi işaretli ürünlerin ön palana çıktığını söylerken, hem üretim hem de tüketim kalıplarının değiştiğini anlatarak, “üretimde daha az enerji kullanılan, daha çok çevreye saygılı olan yöntemler kullanılıyor. Tüketici de daha çok bitkisel ürün tüketmeye daha az hayvansal ürün tüketimine yöneliyor”

“Sadece tescil almakla iş bitmiyor”

Tescillenmiş ürünlerin büyük bölümünün tarımsal ürünler olduğunu belirterek  bekleyen yöresel ürün olduğunu söylemişti. Tescil rakamların sevindirici olduğunu ancak coğrafi işaret sisteminde yönetişim ve denetim ayağının eksik olduğunu vurgulayan Tekelioğlu, “Esas olan yönetişim ve denetimdir. İdeal coğrafi işaret sistemi kurulmalı” demişti. Coğrafi işaret tescili alan kurumun görevlilerinin yetkisinin olduğunu ancak sorumluluğun bulunmadığını kaydedetmiş,”Tescili alan kurum ürünün tanıtımı yapacak, üreticiye teknik hizmet götürecek, AR-GE çalışmaları yapacak, tescil belgesindeki standartları uyup uyulmadığına ilişkin denetime bakacak” diye konuşmuştu.”Yönetişimi ve denetimi iyi yapmalıyız. Denetimsiz coğrafi işaret olmaz. Fransa‘da coğrafi işaretli olan Rokfor peyniri yılda 400 denetimden geçiyor. Türkiye’de ise coğrafi işaret sistemi tescil al, tescil ver şeklinde yürüyor. Coğrafi işaret katma değer katmalı” diyerek bilgi aktarımlarında bulunmuştu.

Türkiye Coğrafi İşaretler Enstitüsü kurulmasını da önerirken, “Türkiye’nin kalite politikalarıyla meşgul olacak bir enstitü olmalı. Organik tarım da bu enstitünün içerisine sokulabilir” demişti.

Tüm bu açıklamalardan sonra ; korumak kadar sürdürmek, sürdürmek kadar kaliteyi arttırmak, kalite kadar kalkındırmak ve ürüne katma değer sağlamak ile birlikte dünyaya niteliklerimizi tanıtmak bu yönetişimin içinde çok büyük önem arz ediyor.

COĞRAFİ İŞARET NEDİR ?…

Türk Patent ve Marka Kurumuna göre ;

Coğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir. Coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanır. 

Coğrafi
Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir. Coğrafi işaretler, menşe adı ya da mahreç işareti olarak tescil edilir. Gıda, tarım, maden, el sanatları, sanayi ürünleri coğrafi işaret tesciline konu olabilir.


Menşe
Bir ürünün, tüm veya esas nitelikleri belirli bir coğrafi alana ait doğal ve beşeri unsurlardan kaynaklanıyorsa bu durumdaki coğrafi işaretlere “menşe adı” denir. Ürünün üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümünün belirlenen coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu çerçevede menşe adı olarak tescil edilen coğrafi işaretlerin kaynaklandıkları yöre ile bağları çok kuvvetlidir. 
 

Mahreç 
Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibarıyla belirli bir coğrafi alan ile özdeşleşmiş olan; üretim, işleme ya da diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş coğrafi alan içinde gerçekleşmesi gereken ürünlerin konu olduğu coğrafi işaretlere “mahreç işareti” denir. Hammaddesi veya üretim, işleme aşamalarından bir tanesi yörede gerçekleşen bir ürün mahreç işareti olarak tescillendiğinde diğer üretim ve işleme aşamaları kaynaklandığı yöre dışında da gerçekleştirilebilir.

Uluslar arası anlaşmalarla korunan coğrafi işaretlerde Türkiye tarafından korunan  Güney Kore’nin Coğrafi İşaretlerinden  Kore Kırmızı Ginsengi, Kore Beyaz Ginsengi ile Şili’nin Coğrafi İşareti Pisco’ dur… Pisco, bir brendi olup, Peru ve Şili’nin ulusal içkisidir. 400 yıldan uzun zamandır mevcut olan bir içkidir. Saf damıtılmış üzüm suyu olan piscodan bir litre elde edebilmek için, 6 ile 7 kilo üzüm kullanılır. Tek malzemesi “pisco üzümü” olarak da bilinen sekiz değişik üzüm türünden elde edilmiş fermente üzüm posasıdır. Kırmızı Ginseng ise yaklaşık 2000 yıldan beri Uzakdoğu’da yüksek şifalar için kullanılmakta ve etkileri hakkında ilk rapor Çinli bir pratisyen hekim olan TAO-HUNG-CHİNG tarafından hazırlanmıştır. Kırmızı Ginseng’in yetiştirme, işleme, preperat haline getirme ve dünya pazarlarına satışı Kore Resmi Tekel İdaresi’nce yapılmaktadır.

Menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az otuz yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan adlar, aşağıdaki şartlardan en az birini sağlaması hâlinde geleneksel ürün adı olarak tanımlanır:
a) Geleneksel üretim veya işleme yöntemi yahut geleneksel bileşimden kaynaklanması.
b) Geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması. Türkiye’de tescil edilen geleneksel ürün adları yalnızca Türkiye sınırları içinde geçerli olmaktadır. Farklı ülkelerde koruma elde etmek için ya o ülkelerin mevzuatı çerçevesinde tescil başvurusunda bulunmak ya da uluslararası koruma sağlayan sistemler kapsamında başvuru yapmak gerekmektedir. Bu yollardan biri de Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında koruma sağlayan 2012/1151 sayılı Tarım Ürünleri ve Gıda Maddeleri Hakkında Kalite Tasarısı isimli Avrupa Konseyi Tüzüğü çerçevesinde Avrupa Komisyonuna başvuru yapmaktır. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ArabicEnglishFrenchGermanTurkish